3 Ekim 2015 Cumartesi

Borçka/Karagöl - Dağmaran ve Rafting Maceramız

               Bu yazıyı yeni sitem www.gezmekguzelsey.com dan da okuyabilirsiniz :)

                Her ne kadar küçüklüğümden beri geziyorum desem de bunların birçoğu yaz tatili şeklinde olmuştur. Gezi amaçlı olanlara son birkaç yılda başladım diyebilirim. Bunda son yıllarda yaşadığım şeylerin etkisi olduğunu düşünüyorum(Hayata bakış açım değişti)
                Tek başına gezmeyi sevmeyen biri olduğumdan diğer yazımda bahsetmiştim. Bunun yanında mümkünse gezi planını yapan kişi de ben olmalıyım. Blogumdaki bütün yazılarımda(Amerika hariç) gezi planını ben oluşturmuştum. Ta ki bu geziye kadar...
                 Abim ve çalışma arkadaşları hafta sonu Borçka/Karagöl'e gitmeyi planlamışlardı. Dönüşte de rafting yapılacaktı. Beni de davet ettiler. Plan benim olmasa da kabul ettim. Çünkü sürekli bahsedilen iki Karagöl'den ( diğeri Şavşat/Karagöl) hiç olmazsa birini görmek istiyordum.
                 Kişi sayısı fazla ve içinde kızların da olmasından dolayı buluşma saatinde ya da gezi süresince sorunlar çıkabileceğini düşünmüştüm ama sabahın erken saatlerinde herkesi benden hazır görünce böyle düşündüğüme utandım :)
Borçka - Karagöl
               
                     Borçka/Karagöl Trabzon'a yaklaşık 240, Artvin'in ilçesi olan Borçka'ya ise 27 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Her ne kadar bu 240 kilometre yakın olarak gözükse de Karadeniz Sahil Yolu'ndan sonra Hopa'dan güneye doğru döndüğünüzde tek gidiş-geliş olan yol ve Karagöl için en son gidilen 5.6 kilometrelik parke yol süreyi bir hayli uzatıyor. Yakın zamanda Hopa'da yaşanan selin izleri hâlâ duruyor. Hopa-Borçka arasında bazı yerlerde heyelan yüzünden yol neredeyse tek şeride düşmüş durumda. Biz bunun gibi nedenlerden dolayı 3 saatte varabildik (Karadeniz Sahil Yolu hız konusunda dikkatli gidilmesi gereken bir yol, biz giderken Hopa girişinde radar mevcuttu). 
5.6 kilometrelik parke yol başlangıcı
                Karagöl'ün son 5.6 kilometrelik parke yolu anladığım kadarıyla yakın zamanda yapılmış. Okuduğum eski yazılarda sürekli yolun kötülüğünden bahsediliyordu. Ancak yol konusunda endişeniz olmasın, birkaç yer hariç yol genel itibariyle güzel. Karagöl'e ulaşmadan karşınıza bir kulübe çıkıyor. Bu şirin kulübe tabii ki bizden para istiyor :) Burası tabiat parkı olduğu için giriş ücretli: 9TL.

                Yolun sonunda ücretsiz bir otopark var. Aracımızı park ettikten sonra kısa bir patikadan geçip göle ulaştık. Ve karşımızda o güzel manzara...

                 Karagöl'ün en güzel zamanlarının ilkbahar ve sonbahar olduğu söyleniyor. Göl çevresindeki ağaçların oluşturduğu renk cümbüşü o zamanlarda daha güzel oluyormuş. Bizim gördüğümüz bence bize yeterli :)
Ekip sağlam :)
                Gölün kenarında ziyaretçiler için birkaç tane masa mevcut. Hafta sonu ve geç saatte gidiyorsanız yer bulamama ihtimaliniz var. Biz erken saatlerde gittiğimiz için bir masaya oturduk ve gölü gezmeden önce hazır mangalımızı yaktık. Güzel ve eğlenceli mangalın ardından gölün etrafını dolaşmaya başladık.   
Hazır mangalımız
                Gölün çevresini daire çizerek dolaşmak için patika yol yapılmış. Eskiye göre düzeltilmiş olduğu söylense de dikkatli olmazsanız bazı yerlerde çamura batabilirsiniz. Normal hızdaki bir insan gölün çevresini tahminen yarım saatte dolaşabilir ancak manzara o kadar güzel ki sürekli fotoğraf çekmek için durma ihtiyacı hissediyorsunuz. Biz turumuzu ancak 1 saatte tamamlayabildik. Artık gölden ayrılıp rafting yapma zamanı.
                
Ekip hazır
                İlk raftingimi Darende/Malatya'da yapmıştım. İkincisi de Fırtına Deresi'nde olacaktı. Ayder Yaylası'na dönen yoldan güneye doğru ilerlediğimizde firmalar tek tek karşımıza çıkmaya başladı. Daha önce araştırdıklarımızdan Dağraft Rafting'de karar kıldık. Parkurlar kısa-orta-uzun şeklinde oluyormuş. Orta olanın eğlenceli olduğu söylendiği için onu seçtik ve uzun pazarlıklar sonucu kişi başı 50TL'ye anlaştık. Hazırlıklar sonrası 2 ayrı bota 3'er kişi şeklinde bindik(Burada önemli uyarı: Eylül ayı olduğu için suyun debisi oldukça düşük oluyor. O yüzden 2 ayrı bota bindirildik. Mayıs - Haziran aylarında gitmek en doğrusu sanırım)
Raftingin nadir güzel anlarından biri :)
                Suyun yüksekliğinin düşük olması raftingin güzelliğini de azaltmış oldu. Birkaç heyecanlı yer dışında çok zevk almadık. Ancak dere kenarında duran vincin kepçesiyle üzerimize su dökmesi ve yüzmek için rehberimizin mola vermesi yüzümüzü gülümseten anlar oldu. Derenin soğuk suyuna kendimizi bırakmak gerçekten eğlenceliydi. Raftingin sonunda çekilen fotoğraflarımızı 70TL'ye tabii ki almadık :)  
Rafting sonrası derenin soğuk sularına kendimizi bıraktık
                Dolu dolu geçen bir gün akşam saatlerini bulmuştu. Yemek için karar verilen bir yer yoktu. Israrlarım sonucu merak ettiğim Dağmaran'a gitmek için yola koyulduk. Dağmaran Rize merkezde yükseklerde yer alan bir restoran. Sürekli bana övgüyle söz edildiği için buraya gitmek istedim. Sanırım meşhurluğu bulunduğu konumdan kaynaklanıyor. Yolunu nasıl anlatacağımı bilmediğimden dolayı yazamayacağım :) Merkezde kime sorsanız gösterirler herhalde. Biz bilenle gittiğimiz için sorun olmadı.
Dağmaran - Akşam vakti Rize manzarası
               Dağmaran'a çıkarken ona benzer birçok restoranın önünden geçiyorsunuz. Diğerlerini bilmediğim için yorum yapmıyorum. Dağmaran'a vardığımızda Rize'nin çok güzel bir akşam manzarasıyla karşılaştık. Burasının mıhlama (muhlama) sının çok güzel olduğu söylenmişti, deneyelim dedik. Hem sac kavurma hem de mıhlama siparişi verdik. Sac kavurmayı çok beğendiğimi ancak mıhlamayı başarılı bulmadığımı söyleyebilirim. Ayasofya Müze Çay Bahçesi'ndeki kuymak çok çok daha güzel bence.
Mıhlama
              Burada bir tartışmaya ben de dahil olmak istiyorum :) "Kuymak ile mıhlama arasında fark var mıdır?" "Varsa nedir?" gibi birçok tartışma mevcut. Kimileri aynı içerikte olup sadece yöresel isim farkı olduğunu söylese de bence birbirinden farklı lezzetler. Öğrendiğim kadarıyla kuymakta mısır unu ağırlıkta iken mıhlamada peynir ön planda. İkisini de deneyin tarafınızı seçin :) 
              Yemeğin ardından bu güzel güne noktayı koyduk ve evlerimize döndük.

              
              Bir sonraki yazım ne zaman olur bilmiyorum. O zamana kadar hoşçakalın :)
             





Sincapla karşılaşanlar da varmış bizim şansımıza kurbağa çıktı :)

Abimle özçekim :)
Zehirli olabilir :)

Gölde balıklar da mevcut

Göldeki patika yol

Dönüş yolunda inekler yolumuzu kesti :)

Parke yola girerken manzaramız
Cankurtaran Geçidi

Rize Ardeşen'deki dev atmaca heykeli
Sevgi seli :)

Diğer ekip :)
Sac kavurma


Rize Pazar Sahili

               

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder